Ana içeriğe atla

Görünmezlik Deneyi (ve oldu)

Philadelphia Deneyi, 28 Ekim 1943 tarihinde Amerikan donanmasının Pensilvanya eyaletine bağlı Philadelphia şehri limanında yaptığı iddia edilen deneydir. İddiaya göre donanmaya ait bir koruma destroyeri olan DE 173 sınıfı 1240 tonluk USS Eldridge birkaç dakika içerisinde 600 km'den fazla bir uzaklığa gidip tekrar gelmiştir. Deneyin varlığı konusunda hiçbir delil bulunmamaktadır. Amerikan donanması da böyle bir deneyin kayıtlarda var olmadığını belirtmiştir.[1] Al Bielek hariç deneye katıldığı iddia edilen tüm askerler bunu yalanlamış, hikâyenin bir aldatmaca olduğunu söylemişlerdir. Bielek'in hikâyesi de daha sonra yalanlanmıştır.

Gökkuşağı Projesi (Rainbow Project) adıyla da bilinen bu deney, 1984 yılında beyaz perdeye aktarılana kadar ciddiye alınmamıştı. Ancak o tarihten bu güne kadar resmî makamlarca defalarca yalanlanmasına rağmen en çok merak edilen konulardan biri olmuştur.Deneyin temelinde Einstein'ın Birleşik Alan Teorisi vardı. Teori basitçe, nesneler arası çekim esası ve elektromanyetizma üzerine kurulmuştur. Einstein, 1920'lerden itibaren bu teorisi üzerine yoğunlaşmış, 1925-1927 yılları arasında Almanya'da bir fizik dergisinde yaptığı çalışmaları yayımlamış, ancak bu çalışmalarını hiçbir zaman tamamlayamamıştır.

İddiaya göre deneyin çalışmaları 1930 yılında Chicago Üniversitesinde başlamış, bir yıl sonra da Princeton Üniversitesinde devam ettirilmişti. Hatta Albert Einstein Dr. John von Neumann ve Dr. Nikola Tesla'nın da zaman zaman proje dâhilinde çalıştıkları iddia edilmiştir.
Birleşik Alan Teorisi'nin deneye uygulanışı ise "çok güçlü bir elektromanyetik alan oluşturup gemi üzerine gelen ışığı (ve radar sinyallerini) kırarak ya da bükerek optik görünmezlik sağlamak" şeklinde düşünülmüştü. Bu doğrultuda 75 VA gücündeki iki dev jeneratör geminin ön top taretlerinin altına monte edildi, buradan geminin güvertesine 4 manyetik ışın yayılacaktı. 3 RF vericisi (her biri iki megavat CW gücündeydi ve onlar da güverteye monte edilmişti). 3000 adet 6L6 güç artırıcı tüp, iki jeneratörün oluşturduğu gücü yayacaklardı, özel eşleme ve modülasyon devreleriyle diğer ekipman, oluşan kütlesel elektromanyetik alanları kullanılırlığa indirgerken, kırılmış ışınlar ve radyo dalgaları gemiyi saracak ve sonuçta gemi düşman gözlemcileri için görünmez olacaktı.

Amaç görünmezlikti fakat iddiaya göre donanma bu deneyde tesadüfen de olsa maddenin ışınlanmasını gerçekleştirdi.

Allende, deneyin 22 Temmuz 1943'te sabah 09.00'da jeneratörlere güç verilerek başlatıldığını söylüyordu. Bu aşamadan sonra yeşilimsi bir sis



 gemiyi örtmeye başlamış ve USS Eldridge ortadan kaybolmuştu. Devamını şöyle anlatıyordu Allende:

"Bir an sadece geminin çapasını görebildim, sonra o da kayboldu, ortada artık ne sis ne USS Eldridge vardı; bomboş denize bakıyorduk, bizim gemide bulunan üst rütbeli subaylar ve bilim adamları korku, dehşet ve heyacan içinde nefeslerini tutarak bu inanılması güç başarılarını seyrediyorlardı. Gemi ve mürettebatı hem radarda hem de gözlerimizin önünde yok olmuştu. Her şey planlandığı gibi yürüyordu, 15 dk. sonra emir verildi ve jeneratörlerin şalteri kapatıldı. Önce hiçbir şey olmadı, arkasından yeşil sis tekrar ortaya çıktı ve USS Eldridge yeniden görünmeye ve ortaya çıkmaya başladı ama gemi nereye gitmiş ve nereden geliyordu? Sis azalırken, bir şeylerin tuhaf gittiğini hissediyorduk. Hemen gemiye yanaştık, ilk önce mürettebatın çoğunun geminin yanından sarkıp kustuklarını gördük, diğerleri ise geminin güvertesinde şaşkın şaşkın dolaşıyorlardı,sanki hiçbirinin bilinci yerinde değildi. Yetkili ekipler gemiye girerek bütün mürettebatı kısa süre içerisinde uzaklaştırdılar ve yerlerini hazır bekletilen yeni bir mürettebat aldı. Bir iki gün sonra, yeni bir deneye daha karar verildi. Gemi istenen radar görünmezliğine ulaşmıştı, donanım değiştirildi ve 28 Ekim 1943'te deney yine aynı gemide tekrarlandı. Jeneratörler çalışmaya başladıktan hemen sonra Destroyer hemen hemen görünmezlik çizgisine ulaşmıştı, sadece burnu ve arkası görülüyor, arada ise bazı çizgiler belli belirsiz seçiliyordu. Sonra sadece su üzerinde tekne boyunda bir çizgi kaldı. Bir iki dakika sonra mavi bir ışık parladı ve o çizgi de yok oldu. Şimdi gemi tamamen yok olmuştu. Birkaç dakika sonra millerce uzakta Norfolk'ta ortaya çıktı. Göründükten biraz sonra bilinmeyen bir nedenle yine kayboldu ve Philadelphia'da tekrar ortaya çıktı. Bu kez durum çok ciddiydi, tüm mürettebatın başı beladaydı. Bazıları yok oldu ve bir daha geri dönmedi. Bu olayın en korkunç bölümü ise beş denizcinin geminin eriyen ve sonra yine katılaşan metal levhalarının içinde kalmalarıydı. Bu çok feci bir durumdu. Denizcilerin birisi kurtuldu fakat bir daha eski hâline dönemedi. Aklını tamamen yitirmişti ama yapacak hiçbir şey yoktu. Bazılarının psişik yetenekleri gelişmişti, sokakta yürürken kaybolan ve yine ortaya çıkan insanlar vardı. Manyetik alanın içinde kalan mürettebattan kaybolanlar ancak birisinin yüzüne ve eline dokunulmasıyla görünür hâle geliyorlardı, yani dokunmanın giysinin olmadığı bir yere yapılması gerekiyordu. "Donma" adı verilen bu olay saatlerce, günlerce sürebiliyordu, hatta bir tayfa tam altı ay donduktan sonra kurtarılabildi. Elektronik kamuflaj başladıktan sonra geminin ve mürettebatının bütünüyle kaybolup, çok uzak bir yerde ortaya çıkıp ve sonra yeniden geri dönmesine neden olan neydi?"

Bu hikâyeye göre USS Eldridge, 28 Ekim sabahı Philedalphia limanından 640 km ötedeki (375 mil) Norfolk askerî deniz üssüne gidip tekrar gelmiş ve bu olay birkaç dakika içerisinde olmuştu. Jessup bu inanılması güç hikâyeye temkinli yaklaştı. Allende'ye gönderdiği cevapta daha fazla ayrıntı ve varsa olayın gerçekliğiyle ilgili kanıtlar istedi. Allende'nin cevabı ise aylar sonra geldi fakat bu sefer gelen mektupta Carl M. Allen imzası vardı. Allen kanıtı olmadığını yazıyordu ancak hipnoz seansına katılabileceğini ya da pentotal (bilinci uyuşturarak iradeyi kıran doğruyu söyleten bir ilaç) alarak gördüklerini anlatabileceğini savunuyordu. Jessup bu mektuptan sonra yazışmamaya karar verdi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gustav topu(Dünya nın en büyük silahı)

 Ben uzun zamandır yazmıyorum.Çünkü 8. sınıfım ve seneye lise olucağım için çok çalışıyorum ve eve çok geç geliyorum o yüzden biraz aksadı. 1934 yılında Krupp tarafından geliştirilen bu top, geniş alana sahip istikham mevzilerini yok etmek için tasarlanmıştır. Silah Alman Mühendis Erich Müller tarafından tasarlanmış ve geliştirilmiştir. İlk Silah Gustav idi Krupp gelenek olarak ilk silah için herhengi bir ücret talep etmedi. İkinci silahın adı Dora'dır adını Baş Mühendisin kız arkadaşından almaktadır. Bu silah için Krup şirketine 7 Milyon Reichsmark ödeme yapılmıştır. Ancak bu silah hiçbir zaman kullanılmamıştır. Gustav topu test aşamasında top 250 mermi ateşlemiştir. 1350 ton civarında ağırlığa sahipti ve 4.800 kg'lık mermiyi 48 km uzaklıktaki hedefe gönderebiliyordu. Bu kadar ağır bir nesneyi hiçbir motorlu araç hareket ettiremeyeceği için, demiryolu üzerinde yürütülüyordu. Topun parçaları 25 vagon ile taşınıyordu. Topun hareket edebilmesi için ...

Buzullar

  Buzul, dağ zirvelerinde yaz kış erimeyen ve yer çekiminin etkisiyle yer değiştiren büyük kar ve buz kütlesidir. Eğimli arazilerde yıllar boyunca biriken kar kütlesinin önce buzkar, sonra da buza dönüşmesiyle oluşur. Buzullar, kar ve buzun birikerek zaman içinde yoğunlaşıp sertleşmesi sonucu oluşan büyük buz kütleleridir. Genellikle soğuk iklimlerde ve yüksek rakımlı dağlarda bulunurlar. Buzullar, dünya üzerindeki su tüketimi büyük bir kısmı içinde barındıran önemli ekosistemlerdir ve iklim sistemi üzerinde de büyük etkiler bulunmaktadır. Buzullar, iki ana türde bulunabilir: kar buzulları ve buzullaşmış alanlar. Kar buzulları, karın birikerek yoğunlaşıp buzlaşması sonucu oluşan kütleleridir. Genellikle yüksek dağlarda ve kutup bölgeleri bulunur. Buzullaşmış alanlar ise bekletme, bitki örtüsünün ve suyun tamamen donduğu, genellikle düşük sıcaklık ve yüksek enlemlerde bulunan alanlardır. En iyi bilinen buzullaşmış alanlar, Kuzey ve Güney Kutup bölgeleridir. Buzullar, dünya üzerindek...

Teknoloji Bağımlılığı

Teknoloji Bağımlılığı: Günümüzde de çok yaygın olarak görülen bu hastalık dünyanın çoğu kişisinde bulunmaktadır. Başta telefon olmak üzere bir sürü çeşidi vardır. Telefon bağımlılığı: telefon bağımlılığı insanlar telefonu olmayınca içine bir huysuzluk oluşur. Nomofobi ismi ise bunun bilimsel ismidir. Telefon bağımlısı olmaktan korkmayın çağımızın getirisi azaltın ama şöyleki DÜnya nın %97 si telefon bağımlısı Türkiyede ise %70 in üstünde. Bilgisayar bağımlılığı: Bu da çağımızın getirisi ve artık işler bununla yürüyor olmazsa olmaz olan 2 teknolojik ürün diyebiliriz çoğu insanlar işlerini buradan hallediyor.

Elementler

 Elementler hakkında şunu söylemeliyimki şu anda 120 tne falan var 500 yıl sonra belki bu sayı 200-300 e çıkıcak kim bilir çok garip daha Dünyada neler var bilmiyoruz çoğu element pahalıdır çünkü doğada az ve öz bulundukları için gramı tirilyonlarca yapan elementte var     Bedava olanıda var bedava dediğimde gazlar helyum gazı hidrojen gazı gibi şeyler elemntler garip daha kaç tane bulunur bilemem ama bence bulunur çünkü dünyayı daha tanımıyoruz